KALP YANILIR AKIL YANILMAZ
BEKAYA MAZHAR OLMAK
SORU:
Bediüzzaman hazetleri “Hâlık-ı Rahman-ı Rahim’in ilminde, meşhudunda, malûmunda baki kalmaklığın senin bekan için kâfidir.” diyor.
Allah’ın ilminde malumatında baki kalmaklığın bize ne faidesi var.Zira vucudu haricimiz yaratılmadan öncede Allah’ın ilminde yine var idik ama kendimizden haberimiz yoktu. Varlığımızı vucudu haricimiz yaratıldıktan sonra anladık. Üstadımızın bu ifadelerini nasıl anlamalıyız?
CEVAP:
ALLAH’IN İLMİNDE MEŞHUDUNDA VE MALUMUNDA VARSAN EBEDİ VARSIN DEMEKTİR…
ZATEN ORADA VAR OLDUĞUN İÇİN VÜCUT SAHASINA ÇIKTIN…
ÖLDÜKTEN SONRA DA YOKLUĞA GİTMEDİĞİN İÇİN EBEDİ CENNET SENİ BEKLİYOR…
DEMEKTİR.
**
KALP YANILIR AKIL YANILMAZ…
Üstadımız (ra) “O şey ise, senin duygularının ve lâtifelerinin sultanıdır. Fâtır-ı Hakîmin emrine mutî olan o sultanına itaat et, kurtul” Duyguların ve latifelerin sultanından ne kast ediliyor? Duyguların ve latifelerin sultanına itaat etmekten ne anlamalıyız?
CEVAP:
Aziz kardeşim,
“O şey ise, senin duygularının ve lâtifelerinin sultanıdır. Fâtır-ı Hakîmin emrine mutî olan o sultanına itaat et, kurtul” (Mesnevi Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, 2011, s. 238-239.) Burada “Latifelerin ve duyguların sultanı” AKIL’dır. İnsan aklı ebedden ve ebedi zattan başkasına razı olmaz. Bu kalpte bulunan akıldır, ki imanla kamil akıl olur, kalp vasıtasıyla hem dünya hem ahiretle münasebettar olur. Dünyadan ahirete bakar, “Esma-i Hüsna” aynasında Rabbini tanır ve anlar ki “Ebedden ve ebedi zattan başkası fanidir.” Bu nedenle ancak ona razı olur.
Bunun sebeplerini şöyle ifade edebiliriz:
Birincisi: Yüce Allah buyurdu: “Ben akıldan daha değerli bir şey yaratmadım. Kime akıl vermişsem onu mutlaka cennetime alırım. Akıl Allah’a yönelirse cenneti ve saadet-i ebediyeyi kazanır. Şayet dünyaya ve eşyaya yönelirse dünya saadetini kazanır, eşyadan istifade eder ve her şeyin mahiyetini keşfeder, demirden uçak ve bilgisayar yapar…. Bunlar hep aklın işidir.
İkincisi: Peygamberlerin sıfatları içinde en önemlisi ve Allah’ın muhatabı olan ve vahyi anlayan akıldır. Bu nedenle peygamberlerin sıfatı “FETANET” Akıllı olmak demektir.
Üçüncüsü: Din akla hitap eder ve akla kapı açar ihtiyarı elden almaz. “Aklı olmayanın dini yoktur” buyurur peygamberimiz. (asm)
Dördüncüsü: Kur’an-ı Kerim “Aklınız yok mu? Düşünmüyormusunuz? Bunu ancak akıl sahiipleri anlar. Ey akıl sahipleri ibret alınız!” gibi pek çok ayeti ile aklı şahit tutar ve insanların akıllarına hitap eder…
Beşincisi: Tefekkür dinde çok değerli bir ibadettir. “Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” Bir başka rivayette altmış sene ibadetten hayırldıır.” “Tefekkür gibi ibadet yoktur.” Bu ibadet akılla yapılır.
Altıncısı: Ahirette cehennem zebanileri kafirleri ve günahkar fasık ve zalimleri cehenneme sürüklerken sorarlar “Size peygamber ve kitap gelmedi mi?” Onlar derler ki: “Evet geldi ama biz onu yalanladık. Keşke aklımızı kullansaydık ve akletseydik hiç bu cehenneme düşer miydik? Böylece suçlarını itiraf eder ve akılsızlıklarından dolayı bu hale geldikleirni itiraf ederler.” (Mülk Suresi, 67:10-11)
Yedincisi: Akıl o kadar değerlidiri ki hiç kimse Allah’ın kendisine verdiği aklı verip cenneti dahi almak istemez. Zira akılsız cennet hiçbir şeye yaramaz… Bunun için peygamberimiz hz. Ali’ye “Ya Ali! Herkes bir amelle Allah’a yaklaşmak ister, sen aklınla Allah’a yaklaş!” buyurdu.
Sekizincisi: Peygaberimize sordular “Kişi ne ile Allah’a yaklaşır ve rızasını kazanır?” Peygamebrimiz (asm) buyurdu: “Akılla!” Dediler: “Ya Resulallah! Kişi ameli ile Allah’a yaklaşmaz mı?” Peygamberimiz (asm) buyurdu: “Nice ahmaklar vardır ki bir ömür işlediği amelini akılsızlığı ve ahmaklığı ile bir anda yok eder.”
Şimdilik bu kadarı kafidir.
Selamlar.
(1416)