ANASAYFA ÖĞRETİM PROGRAMLARI TAKVA Takva/Amel-i Salih İlişkisi

Takva/Amel-i Salih İlişkisi

22
0
Modül (öneri) No 26
Öğrenme Alanı (Temel konu) Takva
Modül (Alt konu) Takva-Amel-i Salih İlişkisi
Amaçlar Takva amel-i salihi tanımlar.

Takva ve amel-i salih ilişkisini açıklar.

Hayatında takva ve amel-i salihi esas tutar.

Süre 40 dk.
Seviye Orta Seviye
Yöntem ve Teknik-Etkinlik 5N 1K – Kavram Haritası
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-öğretme süreci 5N1K öğrencilere açıklanır. Aşağıdaki sorular tahtaya yazılır.

Takva Nedir?

Niçin takvalı olunmalıdır?

Nasıl takva sahibi olunur?

Takvalı olmak nerede bize fayda verir?

Ne zaman takvalı olmakla sorumlu oluruz?

Kim/Kimler müttakidir?

 

 Sınıf 4-5 gruba ayrılır.

 Öğrencilerden takva, amel-i salih, menhiyat, tahribat, mukavemet, menfi cereyan, günah, içtinab, hayrat kavramları için bu soruların cevaplarını defterlerine yazmaları ve bunlardan bir kavram haritası yapmaları istenir.

 Yapılan çalışmalar gruplar halinde gösterilir ve okunur.

 Hep birlikte tahtaya bir kavram haritası yapılır.

Ölçme ve Değerlendirme Yapılan kavram haritası değerlendirme aşamasında da kullanılır.
İlişkili metinler Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını düşündüm.

Takva menhiyattan ve günahlardan içtinâb etmek ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.

Her zaman def’-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında, bu takva olan def’-i mefâsid ve terk-i kebâir üssü’l-esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş.

Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için takva, bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebîreleri işlemeyen kurtulur. Böyle kebâir-i azîme içinde, amel-i salihin ihlâsla muvaffakıyeti pek azdır. Hem az bir amel-i salih, bu ağır şerâit içinde çok hükmündedir. Hem takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü bir haramın terki vacibdir; bir vacibi işlemek çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva, böyle zamanlarda binler günahın tehâcümünde bir tek içtinâb, az bir amelle, yüzer günah terkinde yüzer vacib işlenmiş olur. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takva namıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mâl-i salihadır.

Risale-i Nur Şakirdleri, bu zamanda, en mühim vazifeleri tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede, yüzer günah insana karşı geliyor; elbette takva ile ve niyet-i içtinâb ile yüzer amel-i salih işlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz. Ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken şimdi binler tahribatçıya mukabil Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı, pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevârî muvaffakıyet ve fütuhat görülecekti. […]

Cenab-ı Hakka şükür ki Risale-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.

Sedd-i Zülkarneyn’in tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi Şeriat-ı Muhammediye (asm) olan sedd-i Kur’ânînin tezelzülüyle de Ye’cüc ve Me’cüc’den daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.

Risale-i Nur’un şakirdleri böyle bir hâdisede manevî mücahedeleri inşaallah zaman-ı Sahabedeki gibi az amel ile pek büyük sevap ve a’mâl-i salihaya medar olur.

(Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, 97. Mektup, s. 154-156)

****

[1]اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

Kur’ân salihatı mutlak, müphem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün ve hayır, çoğu nisbîdirler; neviden nev’e geçtikçe değişir, sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır, mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.

Meselâ: Cesaret, sehavet, erkekte gayret, hamiyet ve muavenete sebeptir; kadında nüşuze, vakahate, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.

Meselâ: Zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur.

Meselâ: Bir ulü’l-emrin makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir; hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.

Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz tembelliktir, terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda iktifa dûnhimmetliktir.

Meselâ: Fert mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı amel-i salihtir; mütekellim-i maalgayr olsa, hıyanet olur.

Meselâ: Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez.

Her birinde birer misal gördün; istinbat et.

Madem ki Kur’ân bütün tabakata, bütün a’sârda, kâffe-i ah­vâlde şâmil bir hitab-ı ezelîdir, hem nisbî hüsün, hayır çoktur; salihattaki ıtlakı beliğâne bir îcâz-ı mutneptir, beyanda sükûtu geniş bir sözdür.

(Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2020, s. 335)

[1] İman edenler ve salih amel işleyenler… (Bakara Suresi: 25.)

(22)

YORUM YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir