Musibet-Dua İlişkisi

2
0
Modül (Öneri) No 5
Öğrenme Alanı (Temel konu) Musibetler
Modül (Alt konu) Musibet-Dua İlişkisi
Amaçlar Musibetlerin ilgili duaların vakitleri olduğunu kavrar.
Süre 40
Seviye Alt Seviye
Yöntem ve Teknik-Etkinlik Soru-Cevap, hikaye tamamlama, eşleştirme
Materyal ve Teknoloji Salon, kır, bahçe, hoca, şemsiye, bitki ve ağaçlar…
İşleniş/Öğrenme-öğretme süreci I.HİKÂYE TAMAMLAMA

1.Metin talebelere okutulur.

2.Yağmursuzluk ve kuraklık ile ilgili anahtar kelimeler talebelere ile birlikte tespit ettirilir.

3. Anahtar kelimeler: Kuraklık, kıtlık, köy, köylüler, yağmur, bulut, imam, şemsiye, kız çocuğu…

4. Talebelere aşağıdaki hikâyeye uygun bir başlık bulup tamamlamaları söylenir.

………………………..

“Günlerden bir gün, kuraklık ve kıtlık çeken bir köyün sakinleri yağmur duasına çıkmışlar. Köyde, ne tarlaları canlandıracak, ne de hayvanların içebileceği bir damla su kalmış. Tam bir kuraklık havası hâkimmiş. Çaresiz köylüler, çareyi Hakk kapısında aramışlar……………………………………….

……………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………….

…………………………………………………………………………………………..

……………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………..

5.Tamamlanan hikâyeler okutulur. Risale-i Nur metni ile ilişkisi kurdurulur.

II. EŞLEŞTİRME

1.Aşağıda tespit edilen eşleştirmeleri yapınız.

a) musibet                                      1. yağmur

b) dua                                             2. kulluk

c) güneş                                          3. sıcaklık

d) ibadet                                         4. kıtlık- kuraklık

e) bulut                                           5. küsuf namazı

2. Eşleştirme etkinliği gruplar tarafından tartışılır ve tamamlananlar panoda sergilenir.

Ölçme ve Değerlendirme 1.Hikâye tamamlama etkinliği okutulur ve üzerinde diğer öğrenciler konuşturulur. Hikayeler değerlendirilir ve eleştiriye tabi tutulabilir.

2. Musibetlerin insanlar tarafından yapılan hatalar neticesinde umumileştiği, buna mukabil neler yapmamız gerektiği sorusu cevaplandırılır.

3.Aşağıdaki kelimelerin zıt anlamlarını yazınız.

a) günah x…………

b) zulüm x………….

c) kuraklık x……………

d) rahmet x………..

e) sıcak x…………..

f) tokluk x…………….

g) israf x……………..

h) isyan x ……………

İlişkili metinler BANA HİZMET EDEN KÜÇÜCÜK BİR RİSALE-İ NUR TALEBESİNİN ÇOKLAR NAMINA SORDUĞU SUALİNE CEVAPTIR

Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?

Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir.

İbadet ve duanın sebebi ve neticesi, emir ve rıza-i İlâhîdir; faydası, uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevi’ ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa, yanlış olur. Yağmuru vermek, Cenab-ı Hakkın vazifesidir. Biz, vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.

Gerçi yağmur namazının zâhir neticesi yağmurun gelmesidir, fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkânı değil, belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat; onu besliyor, rızkını veriyor. Hatta en küçücük bir çocuk da –daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken– o yağmur duasında küçücük fikrinde büyük ve geniş bu manayı anlar ki, “Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyle ise Ona yalvarmalıyız” der, tam imanlı bir çocuk olur.

(Emirdağ Lahikası-I; 14. Mektup, s. 60)

Yağmursuzluk, bir musibettir ve ceza-i amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinâne yalvarmakla ve pek ciddi nedamet ve tevbe ve istiğfarla karşılamak ve Sünnet-i Seniye dairesinde, bid’alar karışmadan, şerâitin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.

Hem böyle umûmî musibetler, ekser nâsın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri –kısm-ı a’zamı– tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def’ olur. (Emirdağ Lahikası-I; 14. Mektup, s. 62)

Üçüncü suâl: Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen iştirak eder, musibet-i ammeye sebebiyet verir. (Sözler, s. 199)

 

(2)

YORUM YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir