ANASAYFA ÖĞRETİM PROGRAMLARI GENÇLİK Gençliği İstikamette Kullanmak

Gençliği İstikamette Kullanmak

14
0
Modül (öneri) No 18
Öğrenme Alanı (Temel konu) Gençlik
Modül (Alt konu) Gençliği İstikamette Kullanmak
Amaçlar Helal dairesinin keyfe kâfi geldiğini kavrar.

Ebedî gençliği kazanmanın yollarını bilir.

Süre 40 dk.
Seviye Orta Seviye
Yöntem ve Teknik-Etkinlik Soru-cevap, beyin fırtınası, anlatım, ilke çıkarma
Materyal ve Teknoloji Bilgisayar, projeksiyon, kısa videolar, sokaklar
İşleniş/Öğrenme-öğretme süreci I.BEYİN FIRTINASI

1.Gençlik deyince akıllarına neler gediği üzerinde beyin fırtınası yaptırılır.

2.”Gençlerin neler ilgilisini çekiyor?” sorusu ile gençlik hevesleri ve meyilleri ortaya çıkarılır.

3. Gençlerin toplum içindeki yeri ve konumuna dikkat çekecek yakın ve uzak çevreden örnekler verilir.

4.Taşkınlık yapan genlerin akıbeti ile ilgili haber ve görseller gösterilir.

5.Gençlerin taşkınlıkları neticesinde hem kendisine, hem ailesine hem de vatanına verdiği zararlar tartışılır.

6.”Gençlerin helâl dairesinde kalıp istikamet üzere olmalarını nasıl sağlayabiliriz?” sorusu üzerinde Risale-i Nur derslerinin önemini anlamaları sağlanır.

7.Gençliğin ebedi olmadığı, yerini ihtiyarlığa bırakacağını yakın akrabaları vesilesiyle hatırlatıp helâl dairesinin keyfe kâfi olduğu, günahlara girmeye lüzum olmadığını fark etmeleri sağlanır.

8. Gençlik zamanındaki taşkınlıklar ve işlenen günahların “bal ve zehir” ilişkisi kurularak zararlı olduğu fark ettirilir.

9. Gençlik taşkınlıklarıyla yapılan gayr-ı meşru fiiller neticesinde “hapishanelerin, hastanelerin ve kabristanlıkların” hatırlatılarak mukayeseni yapmaları sağlanır.

10. Gençlik nimetinin istikamet dairesinde kullanıldığı zaman dünyevi ve uhrevi neticeleri üzerinde Risale-i Nur metinleri içinden ilgili bahisler okutularak dikkat çekilmesi.

II. KAVRAM HARİTASI

1.Gençlerin taşkınlıkları neticesinde başlarına gelecek olayları kavram haritasına yazmaları istenir.

Ölçme ve Değerlendirme 1.Aşağıdaki cümlelerde doğru olanların başına D, yanlış olanların başına Y yazınız.

(…..) Nev-i insanın beşte birisini teşkil eden gençler.

(…..) Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek.

(…..) Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek.

(…..) Helâl dairesi keyfe kâfi değildir.

(…..) Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek.

2.Gençlik taşkınlıkları neticesinde başlarına neler geleceği ile ilgili ilke çıkarmaları sağlanır.

Örnek: Gençlik istikamet dairesinde kalmazsa başına belalar gelir.

İlişkili metinler Nev-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler, hevesatları galeyanda, hissiyata mağlûp, cüretkâr akıllarını her vakit başına almayan o gençler, âhiret imanını kaybetseler ve Cehennem azabını tahattur etmezlerse, hayat-ı içtimaiyede, ehl-i namusun malı ve ırzı ve zayıf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Bazı, bir dakika lezzeti için bir mes’ut hanenin saadetini mahveder ve bu gibi, hapiste dört beş sene azap çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçer. Eğer iman-ı âhiret onun imdadına gelse, çabuk aklını başına alır.( Şualar, s.364)

 

İnsanların hayat-ı içtimaiyesinin en kuvvetli medarı olan gençler, delikanlılar, şiddet-i galeyanda olan hissiyatlarını ve ifratkâr bulunan nefis ve hevâlarını tecavüzattan ve zulümlerden ve tahribattan durduran ve hayat-ı içtimaiyenin hüsn-ü cereyanını temin eden, yalnız Cehennem fikridir. Yoksa, Cehennem endişesi olmazsa, “Hüküm, güçlü olanındır” kaidesiyle, o sarhoş delikanlılar, hevesatları peşinde bîçare zaiflere, âcizlere, dünyayı cehenneme çevireceklerdi ve yüksek insaniyeti gayet süflî bir hayvaniyete döndüreceklerdi.( Şualar, s.298)

“Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak. Hayat ise, eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse, hayat, zahirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-ı meşru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir.( Sözler, s.237)

“Keşke gençliğim bir gün dönseydi, ihtiyarlık benim başıma ne kadar hazîn haller getirdiğini ona şekva edip söyleyecektim.” Evet bu zât gibi gençliğin mahiyetini bilmeyen ihtiyarlar, gençliklerini düşünüp, teessüf ve tahassürle ağlıyorlar.

Halbuki gençlik, eğer ehl-i kalb, ehl-i huzur ve aklı başında ve kalbi yerinde bulunan mü’minlerde olsa, ibadete ve hayrata ve ticaret-i uhreviyeye sarfedilse; en kuvvetli bir vesile-i ticaret ve güzel ve şirin bir vasıta-i hayrattır.

Ve o gençlik, vazife-i diniyesini bilip sû’-i istimal etmeyenlere; kıymetdar, zevkli bir nimet-i İlahiyedir.

Eğer istikamet, iffet, takva beraber olmazsa çok tehlikeleri var.

Taşkınlıklarıyla, saadet-i ebediyesini ve hayat-ı uhreviyesini zedeler, belki hayat-ı dünyeviyesini de berbad eder.

Belki bir iki sene gençlik zevkine bedel, ihtiyarlıkta çok seneler gam ve keder çeker.

Madem ekser insanlarda gençlik zararlı düşüyor, biz ihtiyarlar ALLAH’a şükretmeliyiz ki, gençlik tehlikelerinden ve zararlarından kurtulduk.

Herşey gibi, elbette gençliğin dahi lezzetleri gidecek.

Eğer ibadete ve hayra sarfedilmiş ise; o gençliğin meyveleri onun yerinde bâki kalıp, hayat-ı ebediyede bir gençlik kazanmasına vesile olur. (Lemalar – 232)

 

Beşinci Mes’ele

Gençlik Rehberi’nde izah edildiği gibi; gençlik hiç şüphe yok ki gidecek.

Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek.

Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata -istikamet dairesinde- sarfetse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semavî fermanlar müjde veriyorlar.

Eğer sefahete sarf etse, nasıl ki bir dakika hiddet yüzünden bir katl, milyonlar dakika hapis cezasını çektirir.

Öyle de gayr-ı meşru dairedeki gençlik keyifleri ve lezzetleri, âhiret mes’uliyetinden ve kabir azabından ve zevalinden gelen teessüflerden ve günahlardan ve dünyevî mücazatlarından başka, aynı lezzet içinde o lezzetten ziyade elemler olduğunu aklı başında her genç tecrübe ile tasdik eder.

Meselâ, haram sevmekte bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalar ile o cüz’î lezzet, zehirli bir bal hükmüne geçer.

Ve o gençliğin sû’-i istimali ile gelen hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere ve kalb ve ruhun gıdasızlık ve vazifesizliğinden neş’et eden sıkıntılarla meyhanelere, sefahethanelere veya mezaristana düşeceklerini bilmek istersen, git hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor.

Elbette ekseriyetle, gençlerin gençliğinin sû’-i istimalinden ve taşkınlıklarından ve gayr-ı meşru keyiflerin cezası olarak gelen tokatlardan eyvahlar ve ağlamalar ve esefler işiteceksin.

Eğer istikamet dairesinde gitse, gençlik gayet şirin ve güzel bir nimet-i İlahiye ve tatlı ve kuvvetli bir vasıta-i hayrat olarak âhirette gayet parlak ve bâki bir gençlik netice vereceğini, başta Kur’an olarak çok kat’î âyâtıyla bütün semavî kitablar ve fermanlar haber verip müjde ediyorlar.

Madem hakikat budur.

Ve madem helâl dairesi keyfe kâfidir.

Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir.

Elbette gençlik nimetine bir şükür olarak, o tatlı nimeti iffette, istikamette sarfetmek lâzım ve elzemdir. (Şualar – 204)

(14)

YORUM YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir