Fıtrat ve Vicdan Delili
Modül (öneri) No | 23 |
Öğrenme Alanı (Temel konu) | Marifetullah |
Modül (Alt konu) | Fıtrat ve Vicdan Delili |
Amaçlar | Vicdan ve fıtratın Allah’ın varlığını ispat eden ana delillerden biri olduğunu açıklar. |
Süre | 40 dk. |
Seviye | İleri Seviye |
Yöntem ve Teknik-Etkinlik | Zıt Panel |
Materyal ve Teknoloji | |
İşleniş/Öğrenme-öğretme süreci | Etkinlik-1
● Zıt panel tekniği için sınıf 2 gruba ayrılır. Tekniğin uygulaması açıklanır. Gruptaki her öğrencinin işbölümü içinde soru hazırlama ve cevaplamada rol alması gerektiği hatırlatılır. ● Grubun birinden vicdanın Allah’ı bize hangi açılardan tanıttığını örneklendirmeyi gerekli kılan 5 soru hazırlaması istenir. ● Diğer gruptan ise vicdanın Allah’ı bize nasıl tanıttığını ifade eden örneklerin metinden çıkarılıp kendi cümleleri ile muhtemel soru ve ona ait cevapları yazmaları istenir. ● Önce soru grubu sorularını sırasıyla sorar. ● Gruptaki üye sayısına göre her bir sorunun farklı bir kişi tarafından sorulması sağlanır. ● Cevap grubu kendi aralarında cevaba karar verip, gruptan biri tarafından soru cevaplandırılır. ● Mümkünse her bir sorunun cevabını farklı bir kişinin vermesi sağlanır. ● Soru grubunun soruları bitince, cevap grubu kendi yazdığı soru ve ilgili cevapları gözden geçirir ve eksik kalan konu ile ilgili sorulara karar verir. Bu sırada soru grubu metni gözden geçirerek muhtemel soruya hazırlık yaparlar. ● Cevap grubu hazırladıkları soruları sırasıyla sorarlar. ● Soru grubu kendi arasında tartışarak cevabı bir kişi aracılığı ile cevaplandırır.
|
Ölçme ve Değerlendirme | Soru cevap tekniğiyle:
|
İlişkili metinler | اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ[1] maksudumuzdur, matlubumuzdur; gayr-i mütenâhî berâhininden dört bürhan-ı küllîyi îrâd ediyoruz:
• Birinci Bürhan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Şu bürhan-ı neyyirimiz, Şuaat’ta tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeamızda münevver bir mir’attır. • İkinci Bürhan kitab-ı kebîr ve insan-ı ekber olan kâinattır. • Üçüncü Bürhan Kitab-ı Mu’cizü’l-Beyan, kelâm-ı akdestir. • Dördüncü Bürhan âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı ve berzahı; ve iki âlemden birbirine gelen seyyaratın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet, fıtrat ve vicdan akla bir penceredir, tevhidin şuaını neşrederler. […] DÖRDÜNCÜ BÜRHAN Vicdan-ı beşer denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Şu bürhanda Dört Nükteyi nazar-ı dikkate al. Birincisi: Fıtrat yalan söylemez. Meselâ, bir çekirdekteki meyelân-ı nümüv der ki: “Sümbülleneceğim, meyve vereceğim.” Doğru söyler. Meselâ, yumurtada bir meyelân-ı hayat var, der: “Piliç olacağım.” Biiznillâh olur, doğru söyler. Meselâ, bir avuç su, incimad ile meyelân-ı inbisatı der: “Fazla yer tutacağım.” Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar. İşte şu meyelânlar irade-i İlâhiyeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir. İkincisi: Beşerin havâssü’l-hams-ı zâhire ve bâtınadan başka âlem-i gayba karşı açılan pek çok pencereleri var, gayr-i meş’ur pek çok hisleri var. Hiss-i sâmia, bâsıra, zâika olduğu gibi bir hiss-i sâdise-i sadıka olan sâika vardır, hem bir hiss-i sâbia-i bârika olan şâika var. O şevk ve sevk yalan söylemez, yanlış gidemez. Üçüncüsü: Mevhum bir şey hakikat-i hâriciyeye mebde’ olamaz. Fıtrat ve vicdanda nokta-i istinad ile nokta-i istimdad iki hakikat-i zaruriyedir. Hilkatin saffeti ve en mükerremi olan ruh-u beşer, o iki nokta olmazsa en süflî, en berbat bir mahlûk olur. Halbuki, kâinattaki hikmet ve nizam ve kemal, bu ihtimali reddeder. Dördüncüsü: Akıl tatil-i eşgal etse de nazarını ihmal etse, vicdan Sânii unutamaz; kendi nefsini inkâr etse de, Onu görür, Onu düşünür, Ona müteveccihtir. Hads –ki, şimşek gibi sür’at-i intikaldir– daima onu tahrik eder. Hadsin muzaafı olan ilham, onu daima tenvir eder. Meyelânın muzaafı olan arzu ve onun muzaafı olan iştiyak ve onun muzaafı olan aşk-ı İlâhî, onu daima marifet-i Zülcelâl’e sevk eder. Şu fıtrattaki incizab ve cezbe, bir hakikat-i cazibedarın cezbiyledir. Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 267-276
*** Birinci Nokta: İnsan üç cihetle esma-i İlâhiyeye bir âyinedir. Birinci vecih: Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir; öyle de, insan zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtıyla, naks ve kusuruyla bir Kadîr-i Zülcelâl’in kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor ve hakeza, pek çok evsaf-ı İlâhiyeye bu suretle âyinedarlık ediyor. Hatta hadsiz aczinde ve nihayetsiz zaafında, hadsiz a’dâsına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vicdan, daima Vacibü’l-Vücud’a bakar. Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksatlara karşı bir nokta-i istimdad aramaya mecbur olduğundan, vicdan, daima o noktadan bir Ganiyy-i Rahîm’in dergâhına dayanır, dua ile el açar. Demek, her vicdanda şu nokta-i istinad ve nokta-i istimdad cihetinde iki küçük pencere Kadîr-i Rahîm’in bârgâh-ı rahmetine açılır; her vakit onunla bakabilir. (Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 769) |
[1] Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayy’dır, ezelî ve ebedî hayat sahibidir; O Kayyum’dur. (Bakara Suresi: 255.)
(79)